21 Şubat 2009 Cumartesi

Unutkanlık

Unutkanlık, özellikle son yıllarda, neredeyse her yaştan insanın şikayet ettiği bir problem haline geldi. Eskiden, belli yaşlardan sonra daha çok ortaya çıkardı fakat günümüzde herkesde bir unutkanlıkdır gidiyor. Unutkanlığın artmasına çeşitli hastalıkların sebep olduğu gibi modern hayatın getirdiği bazı durumlarda sebep olabiliyor. Örneğin, gizli bir depresyon rahatsızlığı unutkanlığa yol açarken hafızamıza kapasitesinin üstünde bilgi yüklemek de unutkanlığa yol açabiliyor. Hepimizin günlük hayatta kullandığı bir takım elektronik aletlerin de çok kullanılması durumunda bellek problemlerine sebebiyet verebileceği söyleniyor.

Dedelerimiz, büyükannelerimiz birşeyleri unutmaya başladığında hemen onlara bunamaya başladı deriz fakat bu işin pek de yaş sınırı kalmadı artık? Bir kaç senedir bende de unutkanlık başladı. O kadar sık birşeyleri unutuyorum ki, bazen başladığım bir işi başa dönüp tekrar yapıyorum, bir yere giderken tekrar eve dönüyorum her yeri yeniden kontrol ediyorum, iki saniye önce ne dediğimi unutuyorum. Bir yazı yazacağım, kafamda birgün öncesinden tasarlamışım ama ertesi gün tamamiyle unutmuşum, düşün allah düşün bulabilirsen, tabi çok kızıyorum, sinir oluyorum kendime. Sonra çevremdeki insanlarla konuşurken onlarında aynı dertten müzdarip olduklarını görüyorum ve içimden neyse sadece ben değilim, herhalde bu da çağımızın bir problemi diyorum. Şöyle ülkeme baktığımdaysa unutkanlığın bulaşıcı bir hastalık olduğuna kanaat getirdim. Çünkü herkes herşeyi unutuyor artık. Nereden başladı, ilk kimden bulaştı bize bu hastalık acaba?. Çok eskiyi bilmem, ben seksen çocuğum ve bu dönemin hızlı, anlamsız ve sanki bir boşluktaymış gibi geçtiğini düşünüyorum. Bence unutkanlık da muhtemelen seksenlerde başladı. Çünkü insanlar yepyeni şeylerle karşılaştı bu dönemde, hayatlarına yeni makineler, yeni sözcükler, yeni paralar, yeni müzikler, yeni insanlar, yeni işler, yeni sıkıntılar, yeni sorunlar, kısacası yeni bir dünya dahil oldu. İlk önce afalladı, nereye saldıracağını şaşırdı insanlar. Beynin kapasitesi alacağını aldı ve dolayısıyla da geçmiş bilgileri sorgusuz sualsiz silmeye başladı. O günlerden bu günlere de bu hastalık devam etmekte. Peki ne yapacağız? Bulmaca çözsek, briç oynasak faydası olur mu? Yada bazı uzmanlar aile ve akrabalarla vakit geçirmenin unutkanlığı azalttığını söylüyor, doğru mu? Bilemem ne kadar etkisi var ama beynimizin kapasite aşımına uğradığı kesinlikle doğru bence. Herkesin beyninin bir kapasitesi var tabi ki ama hafızayı da yeni bilgilere karşı güçlendirmek gerek biraz. Eski bilgileri unutmak yerine, yenileri için hafızamızda yeni yerler açmalıyız.

Aslında şaşılacak şey benim 80 (yaşını söylediğimi duysa beni topa tutardı herhalde!) yaşındaki babannem 5 yaşında yaşadığı en küçük olayı bile hatırlarken ben çocukluğumu zerre kadar hatırlamıyorum. Yani babannemi bıraksan günlerce anlatır, o kadar çok anlatacağı şey var ki, yaşadığı herşeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyor. Nasıl oluyor bu diye düşünüyorum ve babannemin beynine yeni bilgileri kaydetmediği, sürekli eskilerle yaşadığı sonucuna varıyorum.

Gelelim hafızamızı güçlendirmek için , bulmaca çözmek, zeka oyunları oynamak dışında başvurabileceğimiz bitkisel çözümlere;

Bir bardak kaynar suya, 10-20 g biberiye veya 3 g kekik yada 4-10 g kadar karanfil konularak, 10 dk bekletilir ve günde 2-3 bardak içilir.

Hergün kuru üzüm, fıstık içi ve biberiye yenilir.

Bir bardak suda, 15 adet badem 1,5 kaşık şekerle ezilir, süt haline getirilir, ılık halde akşamları içilir. Yemeklerden sonra bir avuç badem yenilir.

Yatmadan önce taze sıkılmış havuç suyu içilir. Ben bu yöntemi çok beğendim, yatmadan önce havuç suyu içmek hiç de fena olmaz!!

Hiç yorum yok: