2 Şubat 2009 Pazartesi

Hayat Kaynağımız "Su"

Dünkü yoğun bakımdan sonra bugün çok daha iyiyim. Aklımdakileri de bir an evvel yazıya dökmek istiyorum.

İlk önce hayat kaynağımız olan “su “ dan bahsetmek istiyorum.

Suyun mucizevi bir içecek olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Su hayattır, sağlıktır. Vücudumuzun ihtiyacı olan oksijeni bir tek havadan değil sudan da almaktayız. Su, kanımızın daha rahat akmasını, kalbimizin rahat çalışmasını,
vücut ısımızın dengede kalmasını, cildimizin sağlıklı olmasını ve organizmamızın bütünüyle temizlenmesini sağlar. Uzmanlar, eğer sağlıklı ve güzel olmak istiyorsak günde en az 1.5 litre su içmemiz gerektiğini söyler. Fakat bazı insanlar çok fazla su içerken bazı insanlar çok daha az su içerler. Onun için su içmeyi bir nevi alışkanlık haline getirmek gerekir. Az ve sık olacak şekilde içmek özellikle az su içen insanlar için daha kolay olacaktır. Bir defada çok su içmek de çeşitli böbrek rahatsızlıklarına sebep olabilir. Onun için az ve sık içmek idealdir. Yemeklerden hemen önce ya da hemen sonra su içmenin de iyi olmadığı söylenir. Ben şahsım adına çok su içerim, gece bile belki 4-5 kez su içmek için kalktığım olur. Şeker hastası da değilim. Çok fazlasıda zarar elbette ama çok sık susuzluk hissettiğime göre de mutlaka vücudumun ihtiyacı var demektir.

Özellikle sabah kalktığımızda bir bardak su içmek, tüm organizmamızı temizler ve vücudumuzdaki toksinleri atmamıza yardımcı olur. Aynı şekilde yatmadan önce içeceğimiz bir bardak suda inanılmaz faydalıdır. Önemli bir nokta da susuzluğumuzu yalnızca su ile gidermektir. Bazı insanlar su yerine çay, meyve suyu vs gibi içecekleri tercih eder. Fakat bu çok yanlış bir uygulamadır. Vücudumuzun susuzluğu yalnız ve yalnız su ile giderilebilir.

Hatırlarmısınız eskiden çoğu mahallede bir çeşme vardı ( hala var ama ...), avucumuzu musluğun altına tutar kana kana su içerdik. Ne zevkliydi suyu o şekilde içmek. Şimdi o çeşmelerin neredeyse hepsi kurudu, kurumayanlarında suyu içilemiyor maalesef. Haa!! evimizin musluğundan akan suyu da içebilirdik biz eskiden. Artık ne avcumuzu açıp içebileceğimiz ne de musluğu açıp bardağa su doldurup içebileceğimiz suyumuz yok!!!
Yakında belki de hiç suyumuz olmayacak. Göllerimiz, nehirlerimiz, su kaynaklarımız tükeniyor, çoğu kurudu, kalanlarda yavaş yavaş kuruyor.

Maalesef daha rahat yaşayabilmek ( daha rahatsız mı desek ???) adına hayatın temel kaynağı olan hava ve suyu yok ediyoruz. Daha doğrusu tüm doğayı yok ediyoruz. Hava, su dolayısıyla diğer tüm canlılarıda... Hemde öyle acımasızca ve hoyratça yapıyoruz ki kimse ama kimse karşı duramıyor. Evet çoğumuz bilincindeyiz ama hepimizinde bu yok oluşa bir katkısı var ne yazıkki..
İnsanoğlu kadar zararlı başka bir yaratık yok herhalde. Doğa için savaşan dernekler, gruplar, çeşitli oluşumlar var ama yine de yetmiyor katliama dur demeye. Zaten artık bazı şeyleri düzeltmek için çok geç. Küresel ısınma, hava kirliliği, susuzluk tehlikesi, krizler, savaşlar, acılar,yoksulluk, bir yanda aşırı refah....hırs, güç, para....acımasızlık,canilik....şiddet....çok bunaldığımda soruyorum kendime iyilik ve güven kaldı mı bu dünyada????

Hiç yorum yok: