1 Haziran 2011 Çarşamba
GÜZEL İZMİR..
TEOS
SIĞACIK
Dört günlük İzmir gezimizden çok güzel anılarla döndüm. Kısa zamanda çok fazla yer görme şansımız oldu hızlandırılmış da olsa. Alaçatı, Çeşme, Ildırı ( muhteşem bir köy, özel olarak anlatmak gerek ), Seferihisar, Sığacık, Teos Antik Kenti, Bademler ve İzmir'in içindeki önemli yerler..
Hepsi ile ilgili bir sürü anekdot not ettik; Seferihisar gerçekten "Citta Slow" bunu yaşayarak daha iyi görmüş olduk. Arkadaşlarımızın her zaman alış veriş yaptıkları balıkçıdan balığımızı seçtik, ayıklanınca alıp gideceğiz ya dediler oturun bir çay ikram edelim, peki dedik oturduk. Aheste aheste çayımızı yudumladık bu arada etraf sessiz, aslında ses var ama yok sanki. Çayımız bitti biz oturuyoruz ama halimizden o kadar memnunuz ki balık aklımıza bile gelmiyor. Sonra telefon çalınca balıkları hatırladık ve eşim içeri gidip sordu. Meğerse balıklar çoktan ayıklanmış, biz oturuyoruz diye birşey söylememişler. İstanbul' da hatta birçok yerde balıkçılar ne kadar hızlıdır bilirsiniz, ayıklama kuyruğuna felan girersiniz, kimse de çay ikram etmez ama.. Hani bir hikaye var ya işte o hikayedeki yerli gibi orada yaşayanlar da ruhlarını geride bırakmıyorlar, onunla beraber yaşıyorlar..
Balıkları beklerken sanırım ruhumuzda yetişti bize ve sonra gittiğimiz " Teos " antik kentinde ruhumuzla bütünleştik. Öyle büyülü bir yer ki, insan orada kıpırtısız bir şekilde kalmak istiyor, doğayı ürkütmekten korkuyosunuz adeta. Aslında antik kentten geriye pek birşey kalmamış ama kalanlara da çok sahip çıkılmamış maalesef fakat o kadar huzur verici bir yer ki, zeytin ağaçlarının ortasında, çiçek kokularının arasında, kuş cıvıltılarının altında, sadece doğanın sesinin duyulduğu insanı büsbütün kendinden geçiren bir yer. Yüzyıllar (M.Ö 1000) öncesinden kalmış o taşlara dokunmak, onların arasında gezinmek mucize gibiydi...
Şimdilik bu kadar anlatabileceğim sanırım... devamı var...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder