İnsan ömrü kısa, zaman çabuk geçiyor, her anınızı değerlendirin, kıymetini bilin her günün... annemin öğütleri. Öğüt anlamında bugüne kadar söylediği sadece bu 4 cümledir. Yakınır hep geçen günleri dolu dolu yaşayamadığından. "Bir koşturmadır geçip gitti, anlayamadık" der.
Hepimizin hayatı uzunca bir dönem koşuşturma ile geçmiyor mu? Hele ki biz büyükşehirlerde yaşayan insanlar, zamanımızın büyük bir çoğunluğu yollarda heba olup gitiyor. Hepimizin koşturmacası farklı şekillerde, hepimizin derdi farklı farklı ama küçük anlar var ya yaşamımızda, hani yağmurlu bir havada otobüstesiniz, şanslı gününüzdesiniz çünkü güzel bir koltuğa kurulmuşsunuz ama dışarıda öyle bir trafik var ki 2 saatten önce ulaşamazsınız gideceğiniz yere. O zaman en güzeli yeni başladığınız kitabınızı açıp, içinde kaybolmak.. Hafta sonunun habercisi olan bir cuma günündesiniz işten çıktınız tek düşündüğünüz eve gidip yatmak, kalan son gücünüzü de hızlı hızlı yürümek için kullanıyorsunuz, birden kulaklarınızda kendi isminiz yankılanıyor, dönüp bakıyorsunuz, yıllardır yüzyüze görüşemediğiniz enerji dolu bir arkadaşınız, " olamaz, o kadar yorgunum ki " diyorsunuz ama sizi sürükleye sürükleye güzel bir restoranta götürüyor, harika bir yemek yiyorsunuz, ardından nefis bir türk kahvesi eşliğinde harika bir sohbet. Birden bütün haftanın yorgunluğu gidiyor üzerinizden, yüzünüzde bir gülümseme, yağmurda sakin sakin yürüyerek evinize dönüyorsunuz...bazen sadece oturup düşünmek... bir bardak sıcak çay...bir çift güzel söz...küçük bebeğinizin tatlı tatlı bakması size...hakkınızla kazandığınız bir başarı...hayatımızın küçük anları, bu anların kıymeti bilinmeli, hakkıyla yaşanmalı..