28 Şubat 2011 Pazartesi

El emeği göz nuru

El becerileri konusunda çok yetenekli biri değilim ama azcık olsun isterdim doğrusu. Geçen hafta ton ton bir teyzeyle tanıştım, kadıncağız iki dakika boş durmuyor, çay içiyoruz, konuşuyoruz ama elindeki boncukları ipleri bir saniye bırakmıyor maşallah. Çok da güzel takılar yapıyor bayıldım, dayanamadım kendime, anneme, ayçaya bir sürü takı aldım. Bu ton ton teyze hazırladığı takıları dört mağazaya satıyormuş ve en sonunda da geliniyle beraber İzmir Kızlarağası'nda bir mağaza açmışlar. Kadıncağız çoğu insanın unumu eledim eleğimi astım diyip bir kenara çekildiği yaşta ve yaşadığı ciddi sıkıntılara rağmen hayat dolu. Benim çok çabuk gardım düştüğü için herhalde böyle insanlara bayılıyorum.

Yine geçen hafta sonu boyası yeni kurumuş, el emeği göz nuru çok güzel bir hediye aldım. Eniştem bana harika ferforje bir şamdan yapmış. Uğraşmış, düşünmüş, maharetini göstermiş sağolsun. Eniştem demirci ustası aslında ama çok yaratıcı bir insan. Demirle resim yapıyor, farklı farklı objeler yapıyor, kadın portreleri yapıyor, içinde var çünkü bir şekilde çıkıyor ortaya işte..

16 Şubat 2011 Çarşamba

Kafam çok karışık..

Kafam çok karışık, içim çok sıkıntılı, birazda umutsuzum bu günlerde...

Tv programları, gazeteler, dergiler, bloglar.. hepsinde mısır şurubu, gdo, yapılan- yapılacak olan hes ler, obez çocuklar, artan kanser vakaları ile ilgili haberler, yazılar. Okudukça, dinledikçe daha da umutsuzlaşıyorum. Bunların tek sebebi tüketmek daha çok tüketmek fikri maalesef. İhtiyacımızın çok çok üstünde tüketiyoruz ne yazık ki, dolayısıyla dünyada açlıkla boğuşan insanların ve geleceğimizin yaşama hakkını gasp ediyoruz. Tükettikçe bencilleşiyoruz ve bence çirkinleşiyoruz. Umarım çok geç olmadan uyanır ve insanca yaşamaya geri dönebilriz..

7 Şubat 2011 Pazartesi

Sağlık gibisi yok...

Bir haftayı geçti ama ben hala tam olarak iyileşebilmiş değilim. Bütün direnmelerime rağmen sonuçta ilaç almak zorunda kaldım maalesef. Herhalde hayatımda ilk kez bu kadar uzun süren bir soğuk algınlığı yaşadım. Ciğerlerimi üşütmüşüm. Nerede üşüttüm anlam veremiyorum, doğru düzgün evden çıktığım yok son zamanlarda, çıksamda üşüngeç bir insan olduğum için sıkı sıkı giyinirim. Demek ki farkedemedim. Çok şükür ki bugün daha iyiyim, evimi temizleyip ( yavaş yavaş da olsa) yemeğimi yapabildim. Fakat acayip yoruldum doğrusu, normalde banamısın demez bu işler.

Şunu birkez daha anladım ki sağlığımız dünyada sahip olduğumuz en değerli hazinemiz. Sağlık, sağ olmak demek yani kalan anlarımızı anlayarak yaşamak için ona ihtiyacımız var, değerini bilip, iyi bakalım sağlımıza..

Herkese sağlıklı günler diliyorum..

2 Şubat 2011 Çarşamba

Allı turnalar..


Turna diyince insanın yüreğinde bir yumuşama, yüzünde bir gülümseme, gözlerinde bir umut beliriverir. Sanki turna kuşu bir yerlerden çıkıp gelecek güzel haberlerle ve benim yüzümü güldürecek. Sanırım bana bu hissi yaşatan yıllarca dinlediğim hikayeler, efsaneler ve türküler.

Turna birçok kültürde efsanelere konu olmuş bir kuş türü. Hemen hemen bütün kültürlerde de şans, refah ve umut kuşları olarak anılıyor. Uzak doğu kültüründe ise kutsal kuş olarak kabul ediliyor.

Hepsi çok güzel kuşların, gökyüzünde süzülüşleri, ötüşleri, ürkek bakışları, sert çıkışları.. ama biliyormusunuz ülkemizdeki turna kuşları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Şu an kuş gözlemcilerine göre ülkemizde ondan daha az turna kuşu kalmış. Bunun yanı sıra bir çok kuş türünün nesli tükenmiş çoğuda tehlike altında.

Türkiye, doğayı yok etmede avrupa birincisi olmuş maalesef. Yapılan bilimsel çalışmalar bunun en büyük nedeninin de barajlar ve hes  ler olduğunu gösteriyormuş, barajlar ve hes ler nedeniyle yok olan sulak alan miktarı da marmara denizi kadarmış, yok olan bitki türleri, kesilen ağaçlar dolayısıyla nesli tükenmeye başlayan hayvanlar bitkiler de cabası.

Hes ve baraj yapımına bu hızla devam edilirse, ne bir kuş cıvıltısı duyacağız, ne gölgesinde soluklandığımız bir ağacımız olacak, ne kana kana içitiğimiz suyumuz, ne de tadına doyamadığımız mis kokulu meyvelerimiz kalacak...

Çok üzücü bir durum, biraz dramatik anlattım ben ama bu çok ciddi bir konu tabiki. Herkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.

Turnalar yok olmasın...

Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle....